Ünlü kürt
düşünür annem “elin çocukları” nı takdir ettiğinde “ rebenê rebenê rebenê guhê
zarokên xelkê di lebitin * ” der her seferinde. ( o reben vurgusu 3 defa olacak
yoksa etkili olmuyo)
E kadın
haklı.
Şimdi ben bu
cümleyi, esprisi kaçmadan nasıl çevirecem?
Elin oğlu şıp
diye çevirebilir lakin ben yapamıyorum.
Dilerim ki
ünlü apologizer,kürdolog ve mantık bilimci metiner bu metni görür de bizi
aydınlatır. Öyle bişey olma ihtimaline karşı,” hoçka delal metiner e sipaz
tikim” diyoruz şimdiden.
Geçen gün kitap fuarında şeyhmus diken
anlatmıştı bu hikayeyi,ilk kez orda duydum. Paylaşayım istedim.
“Çok eski yıllarda krallıkla idare edilen bir ülke varmış. Ama bu
ülkede hukuk ve hâkimler de varmış.
Törelere göre bir vatandaş öldüğünde, şehir merkezindeki dev çan
bir defa, eşraftan birisi ölürse iki, büyük bir devlet adamı ölürse üç defa
çalınırmış.
Yüce hökümetimiz küçük bir güncelleme
ile kazığı geçirdi. Alıştığımız üzere yine kimse de tık yok.
Bakıyorsun meydanları bayraklarla
dolduran her akşam haberleri süsleyen “kahrolsun pekaka” cılardan da ses seda
yok. İdareciler de o mal sürüsünden bu tip bi tepkinin gelmeyeceğinden emin.
Akp hükümeti
yine, yeniden muazzam bi hamle yaptı. Ülkemizin en çok ihtiyaç duyduğu
adımlardan birini atarak toplumu rahatlattı. Herkes derin bi nefes aldı. PKK silah
bırakacağını falan düşünmeye başladı.
Bak bunca
yıllık profesyonel Kürd’üm, içlerinde büyüdüm, çevremdeki herkes Kürt ama daha ben “Kürt kökenli kardeşim”le
tanışamadım.
Bunu başaramamış
tek Kürt benmişim gibi geliyor bana. Bunun sebebi sadece 1 ( bir) kardeşimin
olması mı acaba, anlayamadım daha.
Neyse.
Bu “Kürt
kökenli kardeş”ler, nedir, kimdir, nerde yaşar ne yapar, nasıl büyür gibi
kafamı kurcalayan soruları aradım taradım ve 10 adımda gelişim süreçlerini
keşfettim.
Bir kafese beş maymun koyarlar. Ortaya bir merdiven
ve tepesine de iple bağlı bir salkım muz asarlar. Her bir maymun merdivene
çıkıp muza ulaşmak istediğinde dışarıdan üzerine soğuk su sıkarlar…
Bilmiyorum takip
edebildiniz mi ama geçtiğimiz seneler de ulaştırma bakanlığı ve içişleri
bakanlığı araçlarla alakalı düzenlemeler yaptı .
Bunlardan iç
işleri bakanlığının yaptığı düzenleme üzerinde Atatürk imzası olmayan araçların
129 lira ve 5 ceza puanı ile cezalandırılacağını, olası bi kazada imzasız araca
1/8 oranında kusur ekleneceğini içerirken, ulaştırma bakanlığı da imzasız olan
yeni araçlara ruhsat verilmeyeceğini, muayeneden geçirilmeyeceğini kriterlerine ekledi.
14 Eylül
akşamı Kardeş Türküler harbiye açık hava tiyatrosunda şahane bi konser verdi.
Bu dünya
görüşüne sahip insanların ismi “HARBİYE” olan bi yerde toplanması bana hep
ironik gelir. Barışa vurgu yapılabilecek en güzel yerlerden biridir kanımca.
Bu 118 li reklamlar kafamızı ütülemiş,biz şokunu yeni yeni
atlatıyorken, gülümseten ve beklediğimiz haber geldi sonunda: artık Kürtçe servisi
de varmışşş…
Bizim oralarda devletin sıcaklığını ancak askerle hissedersiniz. O da yüzünüze inen tokadın, kıçınıza atılan tekmenin ya da yakılan köyünüzün oluşturduğu sıcaklıktır yani yanlış anlaşılmasın.
Herhangi bi jandarma eri bile köylüye hükmedebilir onu süründürebilir.
Böyle bir ortam düşünün.
“Barış” diye gittiğimiz mitingi polis yine halka zehir etti. Kadın çoluk çocuk demeden Sırrı abê’nin deyimi ile “kaz bombaları” ile saldırdılar bildiğiniz üzere..
Bu hengame de bi sahne vardı ki görülmeye değerdi.
Her sene hicri takvimle bu vakitler,saçma sapan bi tartışmamız olur. Memleketin oruç tutan kısmı ile tutmayanlar, bayramı adlandırma konusunu konuşup dururlar.