14 Eylül 2011 Çarşamba

oktay vural



PKK – MİT görüşmesini ilk dinlediğim andan bu yana beni keyiflendiren şeylerin başında, bu kaydı dinleyen Oktay Vural geliyor.

Acaba nasıl hissediyordur kendini? Acaba ne diyecek merak ediyorum.

Ben onun yerinde olsam, kendimi doğrardım. Boğaz köprüsünden atlardım, baktım ölmedim kıyıya vurup ölmeyi beklerdim. Saçımı başımı yolar, sinirden var ya kendimi…

Düşün şimdi.

Tapındığın devlet var bi yanda.  

Öte yanda Kin güttüğün, yakalasan bi kaşık suda boğacağın devletin düşmanları..
Ve bunlar görüşmüş. Hemi de 5.kez !

Üstelik bak, devlet PKK ’nin komutanını senin benim paramla almış Oslo’ya götürmüş, oturmuş, konuşmuş, yemek yedirmiş, sonra bi daha Kandil’e götürmüş ( dün akşam tv de durum değerlendirmesi yapıyordu) . Avrupa sorumlularını falan da almışlar yanlarına.

Düşmana bi iltifatlar bi iltifatlar..

“Uzun yazıyonuz yaee” gibi tatlı sitemler…

E bi de Sayın Öcalan meselesi var. Sayın Öcalan aşağı Sayın Öcalan yukarı konuşup durmuş devletin yetkilisi.

Anammm!  2 dakikalığına kendimi Oktay Vural’ın yerine koydum da Bi kere de bu kadar şoka dayanamazdım…

 Kalp krizinden pat diye düşüverirdim oracıkta.

Örneklememi sadece Vural’la sınırladım, Otasasaltık Essnik Vörsun cu Bahçeli’nin bu durum karşında dili tutulmuş olacağında konuşamayacağını varsayıp, düşene bi tekme de ben atmıyorum..

Tırşıkçı milliyetçi bunlar azizim! Eski milliyetçiler olsa ortadan 2 ye ayrılırlardı sinirden. Şimdikilerde nerde…

Anca çıkıp havlarlar..

Neyse hadi ağzımı bozmuyorum, Afet Hanım bakın kısa kestim yine. 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder