Fetullahçılar
Çanakkale’nin önemini vurgularken sürekli bir olay anlatırlar.
Turgut Özal
eğitim sistemini incelemesi için Japonya’dan uzman pedagoglar çağırtır.
Adamlar
gelirler çalışmalarını yapıp sonuçlarını sunmak için Özal ve bürokratları ın
huzuruna çıkarlar.
Anlatırlar
ve Sonuç olarak “sizin sisteminizde milli ruh” yok derler.
Özal merak
eder bu durumu.”nasıl?” der.
Adamlar tekrar
başlar anlatmaya:
Biz
Japonya'da okula başlayacak çocuklarımıza milli ruh şoklaması yaparız.
Onları önce
toplu halde hızlı trenlere bindirir, dev fabrikalarımızı, teknoloji
merkezlerimizi gezdirir ülkemizin gücünü gösteririz.
Sonra da bu
yavrularımızı alır Hiroşima ve Nagazaki'ye götürür, orada atom bombası atılan
ve yıllardır ot dahi bitmeyen alanları gösterir deriz ki: Eğer siz çalışmaz,
bilinçlenmez ve az önce gördüğünüz teknolojiye sahip olmak için çalışmazsanız
sonunuz böyle olur.”
Bürokratlardan
biri atılır: “Ama bizim Hiroşima'mız yok ki!”
Japon
uzmanın cevabı tokat gibidir:
“Sizin Çanakkale'niz
on Hiroşima eder!”
…
Bu hikayeyi
nerden ele almak lazım bilmiyorum.
Normal şartlar altında Türk eğitim
sisteminin yeterince milli olması fikri bizim için yeterdi ama bugün normal bir
gün değil.
Bugün Kürdün
Hiroşima ve Nagazaki’sinin yıldönümü.
Kürtler
dışında nerdeyse kimsenin bilmediği Halepçe’nin yıldönümü…
5 binden
fazla insanın ölmesine 7 bin fazlasının yaralamasına, milyonlarca insanın
yerini yurdunu bırakıp kendi tabirleriyle “awarekan- mülteci” olmasına
sebebiyet veren bir vahşetin yıl dönümü.
Kimyasal etkiye
bağlı hastalıktan ölenler, özürlü doğanlar vs de cabası…
Özürlü doğum oranı Hiroşima ve Nagazaki’nin 5
katıymış mesela.
Hasılı Japon
ya da Türk çocuğuna bi yerleri gösteriyormuş ya biz nereyi gösterelim?
Dersim mi?
Diyarbakır hapishanesi
mi?
Halepçe ve Enfal
i mi?
Faili
meçhuller mi?
Öldürülen çocuklar,
yakılan köyleri mi?
KCK operasyonlarını
mı?
Roboski’yi
mi ?
Pozantı’yı
mı?
Sahi nerden başlayalım?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder