6 Mayıs 2012 Pazar

teq-req...


Teyip yine bozulmuş..

Tek tek, teq-req diye sesler çıkarıyormuş...

Bu konuda bişeyler yazmak icap eder ama, malum tembellik, vakitsizlik falan derken yazamıyor insan.



Tabi bunların AKP iktidarında pek önemi yok.  Bi şeyler yazarsınız ve uzunca bi süre güncelliğini korur ya da yeniden aynı mesele önünüze gelir yenisini yazmak zorunda kalmazsınız..

bu yazıyı teee 2008 o zaman Çinlilerle ortak yaptığımız bijweng.com da yazmıştım "rüya" başlığı ile yeniden buraya alayım



RÜYA

 Geçenlerde son zamanlarda ülke gündemini oluşturan olayları anlatan bir yazı yazmayı düşünürken uyuya kalmışım.

 Yazının  ana konusunu da başbakanın “TEK devlet,TEK millet,TEK bayrak” sözleri ile  savunma bakanın “ Rumlarla, Ermenileri göndermeseydik milli bir devlet olmazdık” sözlerinden seçmiştim.

 Bunun fikrin bana bir kabus olarak döneceğini bilemezdim tabii ki.

Rüyamda Türkiye haritasının üzerinde durmuşum.

Saçma değil mi. Evet saçma. Ama rüya işte…

Neyse  efendim  başbakan da  her zamanki gibi bi kürsünden haykırıyor “ TEK devlet, TEK bayrak, TEK millet var mı itirazı olan?”

Ben de kurtluyum ya bağırıyorum: “VAR” diyorum .

O da cevaben: “İtirazı olan varsa buyursun nereye isterse gitsin.”

 Bu sözden sonra da film kopuyor zaten.

Başbakanın arkasından tuhaf giyinimli bi adam çıkıyor. Elinde de orak. “Azrail” diyorum ve harita üzerinde sınıra doğru koşmaya başlıyorum.

 Tabi başbakanın sözleri ekolu olarak kafamda sürekli yankılanıyor. “TEK devlet, TEK millet”.

 Ben var gücümle sınıra doğru koşuyorum. Bi ara arkama bakıyorum azraili kollamak için. Bi de ne göreyim meğerse Azrail dediğim kişi savunma bakanı Vecdi Gönül’müş. “Milli devlet” diye diye beni kovalıyor.

Başbakan da durduğu kürsüden pompalı tüfekle ateş ediyor. Ama Allah’tan iyi nişancı değil. Hep ıskalıyor beni. Arada tüfeği de kendisi gibi TEKliyor.

Haritada Urfa üzerine geldiğimde birden İbrahim Tatlıses çıkıyor ve şarkı söylemeye başlıyor. Hangi şarkıyı söylediğini söylememe gerek yok herhalde.

Doğal olarak “TEK TEK” adlı şahane eserini söylüyor. O da Vecdi Gönülle birlik olup beni kovalamaya başlıyor.

 Tam Urfa’da sınıra vardım kaçacam diyorum, sınırın üzerinde görünmez bi duvara çarpıyorum. Daha doğrusu yapışıyorum.

Beni kovalayanlar yetişmesin diye durmadan koşmaya devam ediyorum. Mardin civarında bi daha sınırdan geçmeyi deniyorum. Gene aynı duvara çarpıyorum.

Yönümü değiştirip kuzeye doğru koşmaya başlıyorum.

Bu defa da karşıma Fatih Altaylı çıkıyor. Gel kaçma bunları “TEKe TEK” tartışalım diyor. Ona pek kulak asmadan yola devam ediyorum .

Karadeniz kıyısında yüksek bi kayalığa varıyorum, duruyorum. Bakan ve İbo arkamda koşmaya devam ediyor. Biri “milli devlet” diyor, diğeri “TEK TEK” araya başbakanın TEKlemeleri ile pompalı tüfek sesleri de karışıyor.

 Bu eziyete daha fazla dayanamam deyip kayalıktan aşağıya atlıyorum. Tam suya düştüğüm anda da kan ter içinde uyanıyorum.

Başbakanın ve bakanın gerçekte böyle insanlar olmadığına şükrediyorum. İyi ki rüyaymış diyorum. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder