Tek tek, teq-req diye sesler çıkarıyormuş...
Bu konuda bişeyler yazmak icap eder ama, malum tembellik, vakitsizlik falan derken yazamıyor insan.
Tabi bunların AKP iktidarında pek önemi yok. Bi şeyler yazarsınız ve uzunca bi süre güncelliğini korur ya da yeniden aynı mesele önünüze gelir yenisini yazmak zorunda kalmazsınız..
bu yazıyı teee 2008 o zaman Çinlilerle ortak yaptığımız bijweng.com da yazmıştım "rüya" başlığı ile yeniden buraya alayım
RÜYA
Geçenlerde
son zamanlarda ülke gündemini oluşturan olayları anlatan bir yazı yazmayı
düşünürken uyuya kalmışım.
Yazının
ana konusunu da başbakanın “TEK devlet,TEK millet,TEK bayrak” sözleri
ile savunma bakanın “ Rumlarla,
Ermenileri göndermeseydik milli bir devlet olmazdık” sözlerinden seçmiştim.
Bunun fikrin bana bir kabus olarak döneceğini
bilemezdim tabii ki.
Rüyamda Türkiye haritasının
üzerinde durmuşum.
Saçma değil mi. Evet saçma.
Ama rüya işte…
Neyse efendim
başbakan da her zamanki gibi bi
kürsünden haykırıyor “ TEK devlet, TEK bayrak, TEK millet var mı itirazı olan?”
Ben de kurtluyum ya
bağırıyorum: “VAR” diyorum .
O da cevaben: “İtirazı olan
varsa buyursun nereye isterse gitsin.”
Bu sözden sonra da film kopuyor zaten.
Başbakanın arkasından tuhaf
giyinimli bi adam çıkıyor. Elinde de orak. “Azrail” diyorum ve harita üzerinde
sınıra doğru koşmaya başlıyorum.
Tabi başbakanın sözleri ekolu olarak kafamda
sürekli yankılanıyor. “TEK devlet, TEK millet”.
Ben var gücümle sınıra doğru koşuyorum. Bi ara
arkama bakıyorum azraili kollamak için. Bi de ne göreyim meğerse Azrail dediğim
kişi savunma bakanı Vecdi Gönül’müş. “Milli devlet” diye diye beni kovalıyor.
Başbakan da durduğu kürsüden
pompalı tüfekle ateş ediyor. Ama Allah’tan iyi nişancı değil. Hep ıskalıyor beni.
Arada tüfeği de kendisi gibi TEKliyor.
Haritada Urfa üzerine
geldiğimde birden İbrahim Tatlıses çıkıyor ve şarkı söylemeye başlıyor. Hangi
şarkıyı söylediğini söylememe gerek yok herhalde.
Doğal olarak “TEK TEK” adlı şahane
eserini söylüyor. O da Vecdi Gönülle birlik olup beni kovalamaya başlıyor.
Tam Urfa’da sınıra vardım kaçacam diyorum,
sınırın üzerinde görünmez bi duvara çarpıyorum. Daha doğrusu yapışıyorum.
Beni kovalayanlar yetişmesin
diye durmadan koşmaya devam ediyorum. Mardin civarında bi daha sınırdan geçmeyi
deniyorum. Gene aynı duvara çarpıyorum.
Yönümü değiştirip kuzeye
doğru koşmaya başlıyorum.
Bu defa da karşıma Fatih
Altaylı çıkıyor. Gel kaçma bunları “TEKe TEK” tartışalım diyor. Ona pek kulak
asmadan yola devam ediyorum .
Karadeniz kıyısında yüksek bi
kayalığa varıyorum, duruyorum. Bakan ve İbo arkamda koşmaya devam ediyor. Biri
“milli devlet” diyor, diğeri “TEK TEK” araya başbakanın TEKlemeleri ile pompalı
tüfek sesleri de karışıyor.
Bu eziyete daha fazla dayanamam deyip
kayalıktan aşağıya atlıyorum. Tam suya düştüğüm anda da kan ter içinde
uyanıyorum.
Başbakanın ve bakanın gerçekte
böyle insanlar olmadığına şükrediyorum. İyi ki rüyaymış diyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder